Alexandroupoli – Dedeağaç (Temmuz 2017)


Alexandroupoli, İpsala çıkışından sonra 40 km uzaklıkta kalan şirin mi şirin 1900 bilmem kaç yıllarında gibi bir giriş yapmayacağız malesef!

Yıllık izinlerinizi harcamadan, uçak parası ödemeden, karayolu ile ulaşabileceğiniz ve kendinizi “Avrupa’da tatil bir başka” havasına sokabileceğiniz minik yazlık bir kasaba Dedeağaç. Arabayla gidiyorsanız yeşil sigorta yaptırmak gerekiyor ve eğer kendi arabanızla gitmiyorsanız araba sahibinden alınmış bir vekaletname yeterli oluyor. Buraya Temmuz ve Ağustos aylarında gidiyorsanız, her iki kapıda da gurbetçi ve tatilci kuyruğuna yakalanma olasılığınız çok yüksek. Bayram ve resmi tatillerden bahsetmiyoruz bile; zira 10 saatini kapıda harcamış arkadaşlarımızı biliyoruz. 

Biz giderken idari izinlerimizi kullanarak yarım gün izin aldık (önemli bi nokta tabi) ve Cuma günü 13:00 de Kabataş’dan yola çıktıktan sonra 16:00 gibi İpsala’da olduk. Sınırı geçtikten yaklaşık 35 dakika sonra Dedeağaç’daydık. Otelimiz Thalassa Apartments merkeze araba ile 5 dakika uzaklıkta bulunan, kahvaltı dahil şirin bir oteldi. Yanında kocaman bir LIDL olması bizim gibi yurtdışında kendini marketlerde kaybedenler için oldukça mutluluk vericiydi.


Otele check-in yaptıktan sonra arabayla merkeze gittik. Kışın gittiğinizde arabanızı merkezdeki sokaklardan herhangi birine rahatlıkla park edebilirken; yazın bu durum kalabalıktan dolayı can sıkıcı olabiliyor malesef. Bu sebeple fenerin arkasındaki limanda bulunan büyük otopark, 3 euro ücret karşılığında sizin de kurtarıcınız olabilir.

Dedeağaç’da çılgın bir gece hayatı yok, bu sebeple akşam yemeklerinizi ne kadar geç yerseniz akşamınız o kadar uzun sürer. Kabul ediyoruz garip bir cümle oldu ama siz bizi anladınız veya gidince anlayacaksınız. Bu sebeple biz yemekten önce Kellari Pro’da şarap ve peynir tabağı eşliğinde muhabbet ettik. Alfa deyince her Yunanistan aşığının aklına bira gelir fakat biz burada tatlı garsonumuzun tavsiyesiyle Alfa şarabını içtik ve çok beğendik. Hemen aklınıza Alfa’nın şarabı da mı varmış sorusu gelmesin, gelirse de biz bilmiyoruz ve sanmıyoruz.
Görüldüğü üzere peynir tabağı gibi bir peynir tabağı geldi!


Akşamımızda Gialos Sea Food Taverna’daydık. Yanyana deniz kenarında bir çok alternatif mevcut aslında ama biz ezelden beri buraya geldik ve alıştık, sadığız bir kere napalım! Buraya gelip de şunu yemediyseniz çok şey kaybedersiniz demeyeceğiz tabi ki ama siz yine de domates reçeli ile servis edilen kızarmış feta peynirini bir deneyin. 


Cumartesi günü otelimizde hızlıca bir kahvaltı yaptıktan sonra arabayla 15 dakika uzaklıktaki Aya Yorgi Taverna’nın beach kısmı olan Ocean 6’e geldik. Aya Yorgi’nin otoparkı ve beach girişi ücretsiz. Bunun dışında Makri köyü ilerisinde ve Dedeağaç merkezde de beachler mevcut fakat biz burayı gerçekten çok seviyoruz ve konforlu buluyoruz.



Akşam Dedeağaç’a döndükten sonra Nisiotiko’yu aradık fakat yer bulamadık; Türk turistler arasında çok meşhur olan bu yer için çok daha önceden rezervasyon yaptırmak gerektiğini gördük ve tahmin edin nereye gittik. Evet, Gialos tekrar biz!

Pazar günü Dedeağaç içerisindeki Dimotiko Camping beach’ine 1 euro ödeyerek giriş yaptık. Camping dediğimize bakmayın, korkmadan girebilirsiniz ; şezlong, cafe, duş kısacası bir beachden beklenen her şey mevcut. Şaşırtıcı olan ise Dedeağaç’ın her bölgesine kıyasla burada hiç Türk turist görmememiz oldu, dolayısıyla etrafa bakarak Türkçe gıybet yapmak serbest!

Dönüş yoluna geçmeden –malum ertesi gün lanet Pazartesi- Souvlaki sokağına doğru yol aldık. Yanyana bir çok dükkanın yer aldığı bu sokakta bizim favorimiz Kanavidis Grillhouse. 4 kişi biralarımızla beraber 25 euro hesap ödeyerek kalktığımız souvlakicimizi herkese tavsiye ediyoruz, gidin yiyin!


Dedeağaç sadece yaz tatili için değil, sonbaharda bir başka şehire geçerken de durup konaklayabileceğiniz bir mola noktası. Yeme içme turizmi sevenlerdenseniz haftasonunuzu geçirebileceğiniz alternatif bir rota. O değil de bu yazı burda dursun, gittikçe yedikçe eklemeler yaparız biz, e tabi sizden de tavsiye bekleriz!




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

5 Günde Midilli: Minik kasabalarıyla küçük bir adadan daha fazlası (Eylül 2017)

Küçük adadaki büyük festival: Sziget! (Ağustos 2017)